– Kim belirledi lan bu operasyon adını, Mersin’de miyiz?
– Bilmiyorum komutanım diğer karakoldakiler sanırım.
Ben Hakkı. Görev gereği soyadımı vermek doğru olmaz elbette. Benden önce mesafe kat eden göbeğimle tezatlık oluşturacak bir teşkilatın mensubuyum. İkinci şark görevimi tamamlamak için ülkenin en doğusuna gelmek benim tercihim de değildi doğrusu. Karımın görev yerlerimize benim çerçevemden bakmadığı kesin. Nitekim o şu an kaz tüyü yatağımızda bilmem kaçıncı rüyasını görürken ben soğuktan burnumdaki kılların donmasına aldırmadan suçüstü yapma derdindeyim. Gözlerimin gece görüş sitemini aktifleştirdim ki karanlıktaki gölgeleri görebileyim.
Hayalini kurduğum şeyin tam merkezinde gizli saklı işler yapmanın verdiği tarifi zor bir haz ile doluydu içim. Gözümün görebildiği, kulağımın duyabildiği her şeyi hafızamın zabıt defterine kalem kalem kaydediyordum. Bu anı bir kez daha ne zaman yaşayacağım meçhuldür çünkü. Biliyorum evet, kendi başkaldırımın eseri olarak şimdi bu dağ başındayım. Ve hiçbir isyan bir yaşam şekline dönüşmez kolay kolay. Hele hele gelecek öngörüsünü üç beş yıllık zaman dilimlerine göre yapan, iş ve evlilik evresini geçtikten sonra ise düz bir çizgiye razı olan bozkır insanı için. Bu yüzden bu bozkırın en tepesinden -gökyüzüne en yakın demek oluyor bu aynı zamanda- tüm içe kapanıklığımı silmek niyetindeyim. Kenarda bizi video kaydına alan arkadaşla birlikte on, on beş kişilik ekip gizli bir cemaatin sabah ayinini gerçekleştirmek için bekliyordu sanki. İpler düzenlendi. Telsiz takıldı. Eller frenlerden sımsıkı tutuldu. İçi havayla dolduğunda çubuklu dondurmaları andıran renkli rüzgâr çorabına kesik kesik bakışlar atıldı. Göğe yükselme anının itikat ile olmayan şeklinin gerçekleşmesine saniyeler kalmıştı artık.
Hırıltılarıyla geceyi bölen kuvvetle muhtemel okul servisi olarak da kullanılan servis aracı bayrak yarışındaki atlet gibi görevi devralıyor. Alışılagelmiş hareketlerle işi yürüten kaçakçılar fazla ses yapmamaya dikkat ederek kutuları evlerinin hemen yanındaki garaja taşıyorlar. Operasyonun ismi sigaraların muz kutularıyla kaçırılmasından geliyormuş demek ki. Eh esprili bir yaklaşım. Bizim sıramız geldi. Mavi kırmızı ışıklarımızla geceyi aydınlatma vakti.
Halil yaz oğlum:
“Muz Serası” operasyonu neticesinde suçüstü yapılarak ele geçirilenler: bir miktar karton sigara, karımın sabah müjdeleyeceği tatil fikri, nişanlının attığı altın yüzük.
Bir cevap yazın