Geçenlerde kütüphanemin tozunu alırken kitaplarımı neye göre kategorize edebileceğimi mülahaza ettim kendi içimde. Önüme bir sürü şablon çıkıverince bu hususa biraz kafa yormak istedim. Sonrasında fındık gören sincap gibi zihnimde zıplaya zıplaya içimi ferahlatacak mevzulara dayandım.
Hep söylenir çok okuyan bir millet olmadığımız. Bu hususun doğru olmasından önce yakınılacak bir durum mudur ve dahası okumaktan kasıt nedir biraz kurcalamak istiyorum. Bilindiği üzere göçebe hayatını yaşamış olagelmemizden ötürü bazı etkilerini beraberimizde getirmişiz. Her milletin bir karakteri ve içerisinde yaşadığı durumlardan mütevellit olgular meydana gelir. Konar göçer hayatımızdan, tarımla uğraşmamış olmamız, ticaretteki durumumuz, cesaret ve esaret mevzullarındaki hassasiyetimiz gibi sözlü kültürün hakim olduğu toplumumuzda gayet olağan karşılanılacak bir durumdur.
Öğrenmeyi de uzun süre bu araçla elde etmişizdir. Eğer amaç ilme ulaşmaksa araçları bu düsturun önüne geçirmek akılkârı olmasa gerek. İmam-ı Azam hazretleri kâğıdın Mısır’dan gelmesinden ötürü ayağını o yöne uzatmamış yıllarca. Herhâlde kâğıda gösterilen bu edep tuvalet kâğıdı için değildi. İlmin kıymetine binaen verilen bir değerdi elbette. Dolayısıyla kitaba olan hassasiyetimiz ilmin aktarımında kullanılan en önemli araç olmasıdır. Son dönemlerde kitap okumaya küstürülmüş bir millet olmamız hasebiyle az okuyan/öğrenmeyen insanlar olduğumuz kanısını uzun uzadıya düşünmek gerekiyor. Hepimizce malum olan konuları irdeleyip tartışma ortamı oluşturmayı arzulayacak değilim. Lakin böyle bir realiteyi de göz ardı etmemek gerekiyor. Uzun zaman kitap okumaya küstük. Bu sebepledir ki ana-babalarımız hep biz okumadık siz okuyun diye varını yoğunu döktüler ortaya.
Eğer sizin de evinizde veyahut bilgisayarınızda bir kütüphaneniz varsa ve zaman zaman benim gibi suçlayan okları kendinize yönlendiriyorsanız kendinizle barışmanızı öneririm. Kütüphanenizdeki kitaplara bakarak “Yani sen şimdi tüm bunları okudun mu?” sorusuna rahatlıkla “Orada bekliyorlar ihtiyacına göre okunacaklar,” cevabını verebilirsiniz. Çünkü her kitap bir roman gibi akşamları elinize alıp 100-150 sayfa okunmaz. Bazı kitapları abdestli okur, bazı kitaplar öpüp başa koyar, bazı kitaplara ise sarılıp uyursunuz.
Belki hepimiz kütüphanemizin bize ne söylediğine kulak vermeliyiz. Sahi kütüphanemiz bize ne söyler?
Öğrenilen Kitaplar
Tahmin edeceğiniz üzere öğrenmeyle doğru orantılı olan kitaplardır. Pekâla zevkli kitapların bulunabileceği gibi sizi darlayanlarıyla da karşılaşabilirsiniz. Bu gibi zamanlarda sabırdan başka çare yok gibi görünüyor. Ders kitapları, mesleki kitaplar, program ve bilimum öğrenmekte zorunlu olduğumuz eserler. Lakin insanımızın kitap okumanın salt öğrenme sandığından yakınabilirim. Her kitaptan her şeyi öğrenmek zorunda değiliz ya da asıl amaç buna odaklı değildir. Bu gibi durumlarda vaktinizi veya paranızı boşa harcadığınızı düşünmeyin. Bir ressamın sergi kataloğuna para verip yıllarca kütüphanenizde barındırabilirsiniz.
Şifalanılan Kitaplar
Kitap okumak denince aklımıza eşdeğer olarak öğrenmek gerekir. Halbuki bu her zaman böyle değildir. Öğrenmek kitapla sınırlı olmadığı gibi okumak da öğrenmek ile sınırlı değildir. Kur’an-ı Kerim’i okuyup anlayabiliyor olmak hepimize bir âh çektirdiğini biliyorum. Lakin bu el vermediğinde Kur’an-ı Kerim’i Arap alfabesiyle okumayı bırakacağımız anlamına gelmiyor. Nasıl ki doktorun verdiği ilacın prospektüsünde yazan maddelerin ne olduğunu bilmiyor ama kullandığımızda şifa bulabiliyorsak burada da aynı şey geçerlidir. Kur’an-ı Kerim’i, Delailül Hayratı, evrad/ezkar kitapları ve dahi bilimum duaları okur ve hem şifalanıp hem sevap kazanırız.
Bereketlenilen Kitaplar
Bu kategori ile ilk karşılaştığımda ben de çok şaşırmıştım. İstanbul’da Arapça Kitap Fuarı’nı pek sevdiğim bir hocam ile gezerken evimde Sahihi Buhari ve Sahihi Müslim’in olup olmadığını sormuştu. Bulunmadığını söyleyince yeryüzünde yazılan en kıymetli kitapların evimde olmasını ve arapçasını okuyup anlamasam da alimlerin bir adabı olarak bereketlenmek için bulundurmamı söylemişti. Sizlerde tıpkı basımlarını temin edip bu bereketten nasiplenebilirsiniz. Evinize ve kütüphanenize böylesi bir konuğu niçin almayasınız ki!
Ezberlenen Kitaplar
Ezberi çok sevmeyen biri olarak bazı şeylerde buna muhtaç kaldığımızı itiraf etmeliyim. Lakin burada neyin ezberleneceğini iyi kavramak gerekiyor. Beynimizi gereksiz ezberlerle doldurmak içini turşu ile doldurmaktan daha vahim olabilir. İlmihal bilgileri, tecvit kuralları, âyetler, trafik kuralları, mesleğimiz ile alakalı önemli bilgiler ezberlenmesi gereken elzem konulardan olsa gerek.
Tekrarlanan Kitaplar
Bazı kitapları bir kez okumak yeterli gelmez. Belirli zaman aralıklarıyla yeniden tanışmak istersiniz. Çocukken okuduğunuz bir kitabı hazmetmeniz ile daha olgunken okumanız aynı olmayacaktır. Hadis kitapları, siyer ve mesleğiniz ile alakalı eserleri bu mantıkta düşünmek gerekebilir. Zaman zaman sayfaları aralayıp yeniden tekrarlamak iyi gelecektir.
Kaybolunulan Kitaplar
Gecede 200 sayfa okuduğumuz, bitirmek için uykumuzdan feragat ettiğimiz, şiş gözlerle işe gitmeyi göz aldığımız kitaplar içinde kaybolduğumuz kitaplardır. Romanlar, biyografiler, öykü kitapları gibi sizi çeken her ne varsa dilediğinizce okuyun. Keyfini çıkarın. Bu mantıktaki kitaplarda asıl amaç öğrenmek olmadığından aklınızda kalması gereken karakterler, olaylar, hisler gibi kitabın kısa bir özetidir. Ha bir de size dokunan cümleler olabilir elbette.
Küsülen Kitaplar
Hiç korkmayın bundan! Kitap kurdu olmanız her kitabı okuyacağınız anlamına gelmez. Her kitabı aynı şevk ile okumak zorunda değilsiniz. Polisiye romanlarını sevmemeniz kitap okumayı sevmediğiniz anlamına gelmez. Bazı kitaplar sizi sıkar ve sevmediğiniz türlere küsmeniz normal bir durumdur. Sakince ilginizi çekmeyen kitabı yerine bırakın ve başka bir türü okumaya başlayın.
Kaynak Kitaplar
Sözlükler, fetva kitapları, aslında sizlik olmayan ama teziniz-makaleleriniz için edindiğiniz kitaplar buraya dahil edilebilir. Kaynak kitapların bazen bitirilmesine ihtiyaç duyulmaz. Kimi zaman kitabın sadece bir bölümüne ihtiyaç duyarsınız. Dolayısıyla ihtiyacınızı giderdikten sonra pekâlâ kütüphanenizde yaşayabilir. İsterseniz ilgisi olan arkadaşınıza hediye edebilirsiniz.
Koleksiyonluk Kitaplar
İlk basımlar, tıpkıbasımlar, el yazması eserler, kuruluşların özel baskıları, sanatçıların özel baskıları, basımı tükenen çalışmalar kütüphanenizde yer alabilir. Buradaki asıl amaç o kitabın okunması değilde onu elinizde bulundurmanız ve sizin kütüphanenize değer katıyor olmasıdır. Dağılmak üzere olan bir el yazması eseri âlelade okuyup hırpalamak akıl kârı olmasa gerek. Burada yapılacak en mantıklı durum ehil bir mücellitin elinden geçirip özenle muhafaza edilmesidir.
Bekleyen Kitaplar
Kitapçılardan, sahaflardan hevesle aldığımız ama henüz okuma gücünü ya da hâletiruhiyesini kendimizde bulamadığımız kitaplardır. Kütüphanenizin rafında duruyor olması sizi mutlu eder. Okunacağı güne kadar sabırla bekler. Hele bir de sahaftan temin ettiyseniz ara ara açıp sayfalarını koklayıp, alınmış notlara göz gezdirirsiniz. Kim bilir belki birgün tamamını okursunuz veyahut bir arkadaşınıza hediye edersiniz.
İşte dostlar! Sanırım ben rafların tozunu alırken kütüphanem de benim tozumu aldı. Kulağıma fısıldadığı sırları sizlere aşikâr ettim ki küsmeyelim kitaplara ve dahi bilgiye.