I.
İlk kez Sipahiler Çarşısı’nda gördüm o küçük çocuğu
Büyümüş de küçülmüş derlerdi öylesine
O çocuk sensin hâlâ bir çocuksun
Artık büyümüş ve küçülmemiş bir çocuk.
II.
Sen miydin beklediğim yıllardır?
Bulamadığım sen miydin?
Yarım kalmış bir şiirin yitik mısralarını mı aradım?
Eş’arı aşk mıydı aradığım?
Nerede buldum yeniden?
O kobalt gecelerde eyvanda tahtta yatarken
Kimdi geçen gözlerimin önünden bilemedim
Bilemezdim kimdim ben?
Neredeydim?
III.
O gün ilk kez geçtim
Tellallar Çarşısı’ndan
Oradaydın
Görmedin beni
Mardin’de ilk çarşı deneyimim
Ben çarşıya girince
sağlı sollu çömelmeler
oldu dükkan önlerinde
Bana bakıyorlardı hepsi
Esnaf, emekçiler, çocuklar,
Onlardan değildim ben
Sanki bir yabancıydım
O gün gazeteler yazabilirdi
Tellallar Çarşısı’ndan beyaz kürklü bir kadın geçti
Kim olduğunu kimse fark etmedi
O bir Mardinli değildi.
IV.
Okulda ilk gece nöbetimde yatakhanelerde…
Ben kimdim?
Bir öğretmendim
Yerimi bilmeliydim
“Elimi tutar mısın öğretmenim?” dedi çocuk
Uzaktan ilk kez duyduğum türkü
“Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar.”
Yanık türküler gibi yanıktı çocuklar, kavruk, mutsuz, yalnız
O çocuktun sen.
V.
Bir tek sen dinledin beni çocuk
Bir tek sen anladın anlattıklarımı konuştuğumuzda o yılları
İlk kez sen bana “Mardinlisin” dedin
Tellallar Çarşısı’ndan
geçtiğimde yeniden
Artık ben de büyümüştüm
Artık Mardinliydim ben