telaş taşır susuz yaz akşamlarına
yarık dudaklar, gece nöbetleri
olanca yorgunluğuyla karşılar sabah
göğün mavisini gece görür
karanlık gün ışığıyla başlar
yarasa kararlılığı sinmiş uzuvlarına
düşlerinde kavgacı
talan edilmiş bir hayatın sorgusu
fazla açılma derler
böyle bir kadere râm olur
oysaki
insan
en çok açılamadığı yerde boğulur
bir dudak sıcaklığına muhtaçken yaraları
yol kenarına birikmiş
izmaritlerde teselli bulur
tüm kavgası kendiyledir
düşsel bir yorgunlukla verir savaşını
ölür, öldürür, gırtlaklara yumruklar indirir
sıktıkça dişlerini
haytaca bir sevinç dolar yanak kaslarına
berhevâ geçmişinde bir iz arar
belki de bir suçlu
kalan hesabın diyetini ödetecek
hesap görülmemiş çağrı sonlandırılmıştır
güvenliği için tüm görüşmeler kayıt altındadır
tüm bunların ortasında
sorgusuz yaşanamayan bir hayatın kıyısında
bir alın çarpar bakışlarına
yıpranmış ahşaplar arasından
aydınlık, güneşi göğsünde soğuran bir alın
yediveren kokusu sinmiş
bakışların üzerine kurmuş otağını
bir çift göz kaldırır onu parmak uçlarında
kaslar gergin, gözler nevzuhûr bahar
bu eller hangi iklimin serin nefesi
durgunlaşır bir anda sadeleşir dünya
bir alın, gözler, eller ve gergin kaslar karşısında
sorgusuz yaşanamayan bir hayatın kıyısında
adam, kavga, kadın
…