Yazı yazarken keyif almak bütün yazarların istediği bir şey. Yazarken yeni şeyler üretmek ve bu yeni şeyleri özgün bir şekilde ifade etmek… Peki yazar bunun için ne yapmalı? Çok kolay. İstediği en uçuk kaçık fikirleri yazarak deneyebilir. Yazıların da yeni teknikleri tecrübe edebilir: Sözcük ve cümle tekrarları, söz dizimi oynamaları, metin içinde çeşitli matematiksel oynamalar, dilbilgisel bozmalar…
Labirentin içindeki farenin dışarı çıkabilmesi için çabalaması gerekir yazarın. Fare labirentte dolaştıkça yeni yollar bulacaktır yazar da. Dikkat edin yeni yolları bulmak zor olacak ancak muhakkak gittiği yerlerden deli gibi dönüp dolaşacaktır ve bu serüven yazarın yazı alanını genişletecektir. Metinlerin içinde dönüp dolaşmak da böyledir. Yazının bu kısmına geçerken Oulipo’dan ve Oulipocularda biraz bahsetmemiz yerinde olacaktır.
Potansiyel Edebiyat Çalışmaları ya da OULİPO

Raymond Queneau ve François Le Lionnais deneysel yazı alanındaki çalışmaların öncüsü olarak 1960 yılında bu tür çalışmalara başladılar. Sonraki zamanlarda Oulipo; Perec, Calvino, Pastior ve Lescure gibi yazarların katılması ve edebiyattaki çalışmaların artmasıyla adını daha fazla duyurmaya başladı. La Lipo ve La Second Manfeste bu akımın ilk metinleri olarak okurlara ulaştı. Oulipocuların sık sık atölye çalışmaları yapmasının yanında diğer edebî gruplarla da sürekli dirsek temasında bulunmaları daha kısa sürede duyulmalarını ve ilgi odağı haline gelmelerini sağladı. Sürrealist yazarlarla beraber yaptıkları çalışmalarının yanı sıra onlarla fikir ayrılığına düştükleri de oldu. Çünkü Oulipocuların kısıtlı imkanların üretimi daha fazla etkilediğini düşünmelerine karşın sürrealistler, bilinçdışını serbest bırakarak daha özgür bir alanda yazma girişimlerini savunmuşlardı. Melis Marangoz’un bir yazısında ifade ettiği gibi Oulipocuların yazın alanındaki hedefleri şunlardı:
“1. Orijinal eserlerin üretilmesine izin verecek yeni yapılar, biçimler veya kısıtlamalar icat etmek.
2. Yapıların, biçimlerin veya kısıtlamaların kullanımının bazen bariz, bazen tespit edilmesi daha zor olan izlerini bulmak için geçmiş edebi eserler üzerinde çalışmak.”
Bu grubun çalışmaları Türkiye’de de kendisine takipçi buldu.
Labirentteki Farenin Türkiye’ye Çıkışı
Fransa’da başlayan Oulipocuların çalışmaları çok geçmeden Türkiye’de de örnek alınmaya başlandı. Turhan Yıldırım’ın yazısında bahsettiği gibi Ferid Edgü, Raymond Queneau’nun Exercices de Style kitabını çevirmek istemiş ancak; bunun okur tarafından anlaşılmayacağını düşünerek vazgeçmişti. Ferid Edgü, Türkiye’nin toplumsal açıdan çalkantılı yıllarını geçirdiği zamanları da düşünerek Queneau’nun verdiği eseri kendisine örnek alıp “Yazmak Eylemi: Bir Toplumsal/Siyasal Olay Üzerine 101 Çeşitleme” eserini yazdı. Bu kitapta yazar Edgü, kendilerini devrimci olarak tanımlayan bir örgütün 14 Şubat 1980 tarihinde İstanbul’daki eylemleri neticesinde kepenklerin açılmaması olayını 101 farklı şekilde anlatmıştı. Edgü bu kitabına Queneau’nun teknik olarak 99 egzersizini bir adım daha öteye götürmüş, 101’e çıkarmıştı. Daha sonrasında ülkemizde Enis Batur, Cem Akaş, Levent Şentürk, Gökdemir İhsan gibi onlarca yazar bu doğrultuda metinler üretirek Oulipocuların başlattığı yazı hareketini ülkemizde devam ettirdi.
Türkiye’nin Debut Kitaplarından Biri: Kurmaca Alıştırmaları

Gökdemir İhsan, 1972 İstanbul doğumlu bir akademisyen. Karşılaştırmalı Edebiyat alanında eğitim alarak özelikle deneysel edebiyat odaklı kurmaca eserler vermiş aynı zamanda Felsefe ve tiyatro alanlarında da çalışmalarda bulunmuştur. Gökdemir İhsan da Raymond Queneau ve arkadaşlarının başlattığı Oulipo dalgasına kendi sörf tahtası ile katılıp bu akımdan etkilenen isimlerden biri.
Tabiî ki katılmakla yetmiyor verdiği eserlerde görüyoruz ki, Oulipo dalgasının ülkemizdeki akıntısına kendisini bir hayli kaptırıyor. İlk eseri Katakofti: Sekizli Muamma Hikâye, Simurg Yayınları tarafından 2009’da çıktığında istediği tepkiyi alamasa da belli çevreler tarafından ilgiyle karşılanıyor. Aradan bir yıl geçtiğinde Armağan Ekici’nin eserin önsözünde şu sözlerle anlattığı Exercices de Fiction yani Kurmaca Alıştırmaları, Sel Yayınları etiketiyle okurlarıyla buluşturuyor: “Gökdemir İhsan’ın bu kitabıyla Queneau’nun kurduğu oyuna, belki Queneau’nun kendisinin de tahmin etmekte zorlanacağı ölçüde ince işlenmiş bir hamle daha ekleniyor. Gökdemir İhsan, Queneau’nun oyununu görüyor ve arttırıyor; Res Publica Litteraria’nın uçsuz bucaksız kütüphanesinin , yazdıkları her kelimeyi acaba burada nasıl bir numara çekiyor şüphesiyle okumamız gereken afili oyunbazlara ayrılmış o ufak ama gözalıcı köşesine bir cilt daha ekliyor.”
Raymond Queneau’nun Biçem Alıştırmaları’nda Paris’te geçen kısa bir öyküden hareket edip 99 farklı yazımını denediğini gören Gökdemir İhsan, Kurmaca Alıştırmaları’nda Queneau’nun kısa öyküsünü alıp 33 farklı kurguyla karşımıza çıkarıyor. Bunu yaparken komplo teorileri, uçuk bilim kurgu pastişleri, casus ve polisiye öyküleri, melodram gibi teknikleri deniyor. Oulipocuların kısıtlı imkanlarla, zorlanma ve zorlamaya dayalı ürettikleri eserleri Gökdemir İhsan da kendi kalemiyle yapıyor.
Oulipocuların kurucusunun, yani Queneau’nun izinden eserini götürürek Potansiyel Edebiyat Çalışmalarında yeni alanlar açmaya gayret gösteriyor. Kurmaca Alıştırmaları, metinler arası ve metin dışı gönderimleri bolca olan bir yapıt. Raymond Queneau’ndan Georges Perec’e, Luis Borges’ten Rimbaud’a, İtalio Calvino’dan Umberto Eco’ya, Ferid Edgü’den Cem Akaş’a daha onlarcası yazarla bağlantı kurmak mümkün eserde.
Yine bu yazarların bazılarının eserlerine okuru yönlendirerek Gökdemir İhsan, aynı zamanda okurunun eserlerine zemin hazırlayan diğer metinleri de okumasına olanak sağlıyor. İyi eserleri okuyarak okurun okuma sürecine olumlu katkıda bulunması da günümüz okurları adına bir avantaj olarak görülebilir. Çünkü iyi metinleri okumak kadar, bulmak da çaba ve zaman istediği için Gökdemir İhsan, okurlara bu hizmeti de vermeyi es geçmiyor eserinde.
Oyunbaz Bir Yazar: GÖKDEMİR İHSAN
Özellikle Potansiyel Edebiyat Çalışmalarında yazarlar metinleri üzerinde çalışırken oyun oynar gibi çalışıyorlar. Farklı tekniklerlerin de katkısı ile eğlenceli ve bir o kadar da üretken bir yazım süreci çıkıyor yazarlar için ortaya. İhsan’ın eserini bir bulmaca mantığıyla ürettiğini söylemek mümkün. Okur okudukça yazarın muzip havasını yakalıyor. İlk etaplarda okumak okuru zorlasa da Ali Teoman’ın dediği gibi “Yazını ve okumayı sevmeyenler için hayli mutsuz bir durum tabii. Kitap hasbelkader ellerine geçse bile, bir iki sayfanın sonunda pes edecek ve kitabı sıkıntıyla bir kenara fırlatıp televizyondaki gına getiren dizilerini izlemeye ya da internette Facebook üzerinden sürüdaşlarıyla mesajlaşmaya koşacaklar. Ne demeli, yakışır. Yazını gerçekten sevenlerin, oyun oynamaktan hoşlananların ve bilmece çözmekten korkmayınların ise bu kitaptan nice hazlar devşirecekleri kesin.”
Okurken metinden haz almak, merak etmek okumanın devamını getirmede çok etkileyici bir unsur. Oulipo’nun yani ülkemizdeki adıyla bilinen Potansiyel Edebiyat Çalışmaları alanındaki eserlerin eskiye nazaran daha fazla olduğunu söylemek mümkün. Gökdemir İhsan’ın Kurmaca Alıştırmaları eseri de bu metinlerden biri. Son olarak bu tür metinlerin okur olarak az talep edilmesi yönündeki algının da giderek azaldığını; aksine okurların farklı metinler okuma yönündeki merak ve ilgisinin bu tür metinleri okumada daha ağırlık kazandığını söylemek gerekir.
Kaynakça:
Kurmaca Alıştırmaları, Dergâh Yayınları, Ekim 2017
https://www.izmir.art/tr/l-oulipo-kacmayi-planladiklari-labirenti-insa-eden-fareler
https://www.ishakedebiyat.com/post/turhan-yıldırım-yazdı-oulipo-edebiyat-akımı