Bir seyyahtır bu vakitler gözlerim
Akdeniz’den gözlerine açılan
Onlar ki nasıl da yerli duruyor karşımda
Sanki aynı kumda oynamışız
Çocukluk boyunca
Aynı topraklarda mı yetişmişiz?
Yüzünden ne anlam çıkarmak gerekir
İyi bilirim
Misal vereyim
Halsizlik süreğen bir hal alıyorsa bedeninde
Bir kırpışlık yalnızlığa kurban gitmiştir gözlerin
Ki yalnızlık bir algı meselesidir sadece
Miktarın ve yerçekiminin önem arz etmediği
Hele emsalsiz bir buyruk gibi
Kırbaçlanan tavrından çok bellidir
Aynı iklimlerdeniz
Sen de Ege ben diyeyim Akdeniz
Şimdi
Dipten uca artarak sararıyor saçların
Her kesitinde ayrı bir ton
Bu renk yalnızca başaklardadır bizde
Bir de yeni doğanlarda
Zamanla Anadolu’nun kaderini alır onlarda
Kara!
İşte bu senin denizlerin
Ayak basmalık kızıl toprak
Ve bu gerçeklerin kıyısındaki sen
En sevdiğin çiçeğin kokusu varken
Düşürüyorsun ergin elmaları
Bir de yüzünü
Düşünce yüzün usulca susuyorsun
Susan kadınları ayrı bir severim
Bilirsin
Ki gözlerin senin aksine
Hiç mi hiç susmaz karşımda
Peki ya, aynı iklimden değilsek
Nasıl gözce fısıldayabiliyorsun bana?