Ilık bir nisan akşamıdır
Bu bilmediğim dağlar ardındaki şehir
Yılın bilmem kaç ayı güneş görmektedir
Ayın bu günlerinde
Bu şehre bahar gelir
Şenlikler başlar
Kuşlar nerelerimize konar bilinmez
Ama kesindir
Sokaklara döküleceği âşıkların
Sevgilim
Bu şehirde
Bunlar olurken
Ben hala senin geleceğin günü
Düşlemek ödevindeyim
Gel
Yık bu bende bıraktığın tabuları üstüme
Yalnız sen yaşıyormuşçasına
Seyret gökyüzünü
Zamandan arındır şu bedenimi
Güneşi gerçek rengiyle ört üzerime
Ufukta yalnızlık görünürken yine
Bu karanlık, bu selamsız, bu ussuz sessizliği
Umursamaz fısıltınla boz
Gece taklidi yapan bu ikindilerde
Korkut beni kendi karanlığımda
Midye satan çocuklardan
Çınar ağacına kadar
Nasıl gülüneceğini öğret
Öyle bir gül ki
Bembeyaz kesilsin bedenim
Şu anlamsız tükenmişlikten kurtar
Fırlat denize somurttukça kirlenen içimi
Azlet bu karanlıktan beni
Azlet şu yalnızlıktan
Sustur konuştukça kabaran nefsimi