Sana geliyorum Drogo ilişmeye yanına
Karınca imparatorluklarına solucan sofralarına
Ayın on beşinde yatan maaşımla semirerek
Omurgasız gırtlaklarda yutulmaya
Cumartesi akşamları geceyi tütün çarşaflarına sarıp
Dikenli teller arasında kanayan
Bir savaş atı gibi soluduğumuz dostlarımla
Sonra üfürdüğümüz yelkenleri şişiren ıslak rüzgârlar gibi
Ufukta mangalar yürüterek
Lise sıralarında bize henüz uzak olmayan gençliği
Tükenmez umutlar ve coşkularla yitiren çocuklarımla
Ailemle geliyorum bayram sabahlarını
Bir ahiret şafağı gibi heyecanla yaşayan
Ve sevdiğimle
O onulmaz yarayı biraz olsa merhemleyen
Ölene kadar süren bir oyalanmayı
Kentin bir kaleden farkı yok Drogo
Aklın kalmasın sakın
Burada duvarlar bir düşmanı dahi beklemiyor
Geziniyor düşman avlularda
Her sabah kendimi
Yürüyen gürültülü aynalarda selamlıyorum sokaklarda
Borazanlar ötüyor durmadan yeraltı duraklarında
Nöbet hiç bitmiyor anlayacağın
Kışı ve baharı o yakıcı sanrılarla geçiriyoruz balkonlarda
Ve yine biz o handan bozma evlerde
Genci, yaşlısı
Ölümü bir gülümsemeyle karşılıyoruz dudaklarımızda Drogo
Böylece veda ediyoruz Tatar Çölü’ne