Ubeydullah Öz – İki Kısa Öykü
Ubeydullah Öz – İki Kısa Öykü

Ubeydullah Öz – İki Kısa Öykü

Enfa

Cadde yıldızsız geceye inat sokak lambalarıyla aydındı. Eski bir askeri binanın önünde oturmuşlar ve şiir söylüyorlardı sessizce. Biri taşın soğuğunu iliklerinde hissederek kulağında çınlayan anne nasihatine boyun eğdi, kalktı ansızın. Diğeri onun kalkışına şiirle eşlik etti. Ardlarındaki tozları şiirle silktiler. Biri caddede akan insan selinin rabarbasını yırtan haykırışıyla devam etti şiire:

“Şiirimiz erkek emzirir abiler…” **

Öbürü, dönüp şaşkın gözlerle bakan kalabalığa aldırmadan elini diğerinin omzuna atarak eşlik etti:

“Şiirimiz mor külhanidir abiler…” **

Kalabalıktan talip çıkmadı şiire. Kendi dünyalarında yollarına devam ettiler. İki arkadaş bir vücut arşınladılar caddeyi, bir şiir bitti, diğeri başladı. Seslerini alçaltmadan söylemeye devam ettiler. Bir çay ocağının önünde sustular, ellerini omuzlarından çekip ceplerini yokladılar. Çıkan kuruşlukları bir bir saydılar, iki çay bir simite denk gelen meblağ ile tebessümleri arttı. İki tabure çekip oturdular, çay söylediler, simit bölüştüler ve sustular. Suskunluk da şiir söylemek kadar yakışıyordu onlara.

** Ece Ayhan

Evin Yolu

Yurttan evci izni alıp kirlilerimle dolu çantayı sırtlandığımda henüz evin yolunu bilmiyordum. Babamın telefonda tarif ettiği kadarıyla az çok aşina olduğum mahallenin sokaklarında yeni evimizi aradım yorgun argın. Kafam biraz karışık: Ne ara kovulduk ve ne ara taşındık bu yeni eve. Aslında alıştığım bi’ şey habire kovulmak ya da sebebi ne olursa olsun yeni bir eve taşınmak. Ama ilk kez ben evden uzakken gerçekleşmişti bu olay.

Ev, diğer binaların arasından sıyrılacak bir tarife sahipti.

Evi bulmak çok zor olmadı. Zili çaldığımda binaya girdiğimi gören ev sahibinin ikinci eşi olan hanımefendi hızlı adımlarla merdivenlerden inip kapı girişinde annemle birlikte karşıladı beni.

– Bu kim?
– Büyük oğlum.
– Hani altı kişiydi aileniz! Ne kadar da yalancı insanlarsınız. Biz de güvenip evimizi kiralıyoruz size! Yazıklar olsun!

Kadının sözlerine mi, yüzündeki ilginç aşağılama ifadesine mi yoksa annemin cevabına mı şaşıracağımı bilemez bir halde girdim içeri. Kapının karşısındaki odada serili mindere uzandım. Yorgun ve kirliyim. Banyo nerede acaba?

– Şey, uzun süredir yurtta kaldığı için unutmuşuz. Yalandan değil cidden aklımıza gelmemiş siz sorduğunuzda.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir