anlaşılmamak üzere
başlayan güneş mızrağı
yokuşlara atılışını
ve erkek sesleri üstlerine
toplar sebepleri kuşsuz
ve öngörüsüz üzüntüleri
benjaminin
perçemlerinden yumuşak bir ses
geliyor uzak bahçelerin birine
Altın hep oradaydı
törpülerden dökülenler
tutkunun
hızlanıp çoğalan
hatta küçük taşların boşluk yerlerine
pusu kuran iştahı
hipodrom kumlarının arasına kıvrılan
nal bileyleri
kimsenin takatini çıkmaza
üstlenip sıkılan
ve onların ne kadar çabuk geçtiğini
bir gün batımının kaç kez
bir dalgınlığını taşıdığını
yazıktır dünyanın sessizliği
alışılmış bir sesin sürekliliğiyse
ne önemli şeyler kadim duyular
avlanma yöntemleri ne hızla
alt üst ederek gelinen
kumanya artıkları ne hızla götüren
kulelere inip çıkılan kargaşada
o çok eski çalgıyla aynı çağrışıma
sintineden gök bellenmiş denizi
tılsımlarını ve yıldızlarını
balık gözlerinde evreni
bunlara bakıp işte diyorlardı bir ferah vakittir
deniz ağaçları bilinselerdi evlerde
balkonlarda pencere kenarlarında
akvaryumla birlikte neleri anımsatır onlara
bir mezar daha ne ister denizden
bir hayat kadar ölü kalınsa yeter
duruldu öncelerin endişe yüklü misineleri
kırılarak yumuşayan sesler
içine dönen eski bir isteği
dolaştırıp bir dala askılayan
geçmiş ne zorluk ne kısmi yırtılış
kusurların yansıdığı sakin ve rutin işgaller
sonra sonra kılıksız gücenik rahatlama
en hafiflerin yükselişi ne mutlu ne mutsuz
uzak bahçelerin birine
saf dalgınlıkla uzanmıştır benjamin
Altın en başından oradaydı
çünkü kısılarak biten bir şeydi tüm bunlar
Bir cevap yazın